Pankreas Kanseri Tanı ve Tedavi Yöntemleri
- Doç.Dr.Mutlu Ünver
- 19 Eyl
- 6 dakikada okunur

Pankreas kanseri, pankreas dokusunda gelişen ve çoğunlukla geç belirti veren agresif bir kanser türüdür. Erken evrede genellikle belirti göstermediği için çoğu hasta ileri aşamalarda teşhis edilmektedir. Bu durum tedaviyi zorlaştırmakta ve pankreas kanserini, büyük kanser türleri arasında en düşük sağkalım oranına sahip hastalıklardan biri haline getirmektedir.
Buna rağmen, erken teşhis edilen ve doğru tedavi yöntemleri uygulanan hastalarda daha olumlu sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu yazıda pankreas kanserinin tanı süreci, kan testleri ve tümör belirteçleri, BT, MR, EUS, PET-CT gibi görüntüleme yöntemleri, tedavi seçenekleri, yaşam süresi ve prognoz bilgileri ile hastalar için öneriler ayrıntılı şekilde ele alınmaktadır.
Pankreas Kanseri Tanı Süreci
Pankreas kanserini erken dönemde teşhis etmek oldukça zordur çünkü tümör belirgin bir boyuta ulaşana kadar genellikle semptom vermez. Pankreasın karın içinde derinde bulunması ve elle muayene edilememesi de tanıyı güçleştirir. Hastalık ilerledikçe sarılık (ciltte ve göz akında sararma), ani başlayan diyabet, nedeni açıklanamayan kilo kaybı, karın ve sırt ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu tür şüpheli belirtiler görüldüğünde vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.
Tanı süreci, hastanın öyküsünün alınması ve risk faktörlerinin değerlendirilmesiyle başlar. Ailede pankreas kanseri öyküsü, kronik pankreatit veya ileri yaşta başlayan diyabet önemli ipuçlarıdır. Ardından kan testleri yapılır; karaciğer enzimleri, bilirubin düzeyi ve CA 19-9 gibi tümör belirteçleri incelenir. CA 19-9’un yüksek olması şüphe uyandırabilir ancak tek başına tanı koydurmaz, daha çok tedavi takibinde kullanılır.
Kesin tanı için görüntüleme yöntemleri devreye girer. İlk aşamada ultrasonografi (USG) tercih edilebilir; ancak pankreasın derin yerleşimi nedeniyle net sonuç vermeyebilir. Bu nedenle BT, MR, PET-CT veya EUS (Endoskopik Ultrason) daha yaygın olarak kullanılır. En kritik aşama ise biyopsidir. EUS veya görüntüleme eşliğinde alınan doku örneği, patoloji incelemesiyle pankreas kanseri tanısını kesinleştirir.
Özetle, pankreas kanserinde erken tanı zor olsa da kan testleri, görüntüleme yöntemleri ve biyopsi ile kesin teşhis konur. Erken başvuru, tedavi başarısını artıran en önemli faktördür.
Kan Testleri ve Tümör Belirteçleri
Pankreas kanseri şüphesinde kan testleri tanıya önemli ipuçları sunar. Özellikle karaciğer fonksiyon testleri ve bilirubin düzeyi dikkatle değerlendirilir. Pankreas çevresindeki safra kanalının tıkanması kanda bilirubin artışına yol açarak sarılığa neden olabilir. Bu nedenle bilirubin ve enzimlerdeki anormallikler, pankreas veya safra yollarında sorun olabileceğini gösterebilir.
Tümör belirteçleri de sık kullanılan testler arasındadır. CA 19-9, pankreas kanserinde en bilinen tümör markerıdır. Yüksek çıkması, pankreas veya safra yolları kanserine işaret edebilir. CEA da pankreas kanserinde yükselebilir ve özellikle tedavi sürecinde hastalığın takibinde değerlidir. Ancak bu değerlerin bazı iyi huylu hastalıklarda da yükselebileceği unutulmamalıdır.
Önemli bir nokta: Tümör belirteçleri tek başına pankreas kanseri tanısı koydurmaz.
Kesin tanı için görüntüleme yöntemleri ve biyopsi şarttır. Bu testler daha çok tedaviye verilen yanıtı izlemek ve hastalığın tekrar edip etmediğini kontrol etmek için kullanılır. Sağlıklı bireylerde tarama amacıyla kullanılmaz.
Kan testleri pankreas kanserinde şüphe uyandıran değerli araçlardır ancak kesin tanı için ileri tetkikler gereklidir.
Görüntüleme Yöntemleri (BT, MR, EUS, PET-CT)
Pankreas kanserinin tanı ve evrelemesinde farklı görüntüleme yöntemleri birlikte kullanılır. Amaç, tümörün yerini, boyutunu, çevre dokularla ilişkisini ve yayılımını net şekilde ortaya koymaktır. İşte en sık kullanılan yöntemler:
Bilgisayarlı Tomografi (BT): Pankreas kanserinde en sık başvurulan görüntüleme tekniğidir. Tümörün boyutu, komşu organlarla ilişkisi ve cerrahiye uygunluğu hakkında detaylı bilgi verir. Kontrast madde ile görüntü kalitesi artırılır.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Radyasyon içermeyen MR, pankreas ve karaciğer yayılımlarını değerlendirmede etkilidir. MRCP tekniğiyle pankreas ve safra kanalları ayrıntılı şekilde görüntülenir.
Endoskopik Ultrasonografi (EUS): Endoskop ucundaki ultrason probu sayesinde pankreas yakından incelenir. Küçük tümörlerin saptanmasında çok duyarlıdır ve aynı seansta biyopsi alınarak tanı kesinleştirilebilir.
PET-CT: Kanserli hücrelerin metabolik aktivitesini gösterir. Pankreas kanserinin uzak organlara (karaciğer, akciğer, kemik) metastaz yapıp yapmadığını belirlemede çok faydalıdır. BT ile birleşerek hem yapısal hem fonksiyonel bilgi sunar.
Bunların yanında ERCP ile pankreas ve safra kanalları incelenebilir, laparoskopi ile karın içi gözlemlenip biyopsi yapılabilir.
Pankreas kanseri tanısında tek bir yöntem yeterli değildir. BT, MR, EUS ve PET-CT’nin birlikte değerlendirilmesi doğru tanı ve evreleme için kritik öneme sahiptir.
Pankreas Kanseri Tedavi Seçenekleri

Pankreas kanseri tedavisi, hastalığın evresine, tümörün yerine ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Tedavi kararı, cerrahi onkolog, tıbbi onkolog, gastroenterolog ve radyasyon onkoloğundan oluşan multidisipliner ekip tarafından alınır. Ne yazık ki hastaların çoğu tanı anında ileri evrede olduğundan cerrahi şansı sınırlıdır.
Başlıca tedavi yöntemleri:
Cerrahi: Pankreas kanserinde tek küratif (tam iyileştirici) yöntemdir. Uygun hastalarda tümör, Whipple operasyonu veya distal/total pankreatektomi ile çıkarılır. Ancak ameliyat sonrası nüks riski olduğundan genellikle kemoterapiyle desteklenir.
Kemoterapi: Ameliyat sonrası gizli hücreleri yok etmek veya ileri evrede tümörü küçültmek için kullanılır. FOLFIRINOX veya gemcitabin-nab-paklitaksel gibi modern kombinasyonlar yaşam süresini uzatabilir.
Radyoterapi: Genellikle kemoterapiyle birlikte uygulanır. Tümörü küçülterek cerrahiye hazırlık sağlar veya palyatif amaçla ağrı kontrolünde kullanılır.
Hedefe yönelik tedaviler: Kanser hücrelerindeki genetik değişiklikleri hedef alan ilaçlardır. Şu an sınırlı kullanılmakla birlikte klinik çalışmalar sürmektedir.
İmmünoterapi: Pankreas kanserinde etkisi sınırlıdır ancak belirli genetik alt gruplarda fayda gösterebilir. Gelecekte standart tedaviler arasına girmesi beklenmektedir.
Palyatif tedavi: İleri evrede, sarılık için stent yerleştirilmesi, mide çıkış tıkanıklığında bypass veya ağrı kontrolü gibi yaşam kalitesini artırmaya yönelik girişimler uygulanır.
Pankreas kanseri tedavisinde cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve destekleyici yöntemler bir arada kullanılmaktadır. Erken evrede cerrahi şifa sağlayabilirken, ileri evrede tedavi süresi uzatmayı ve yaşam kalitesini artırmayı hedefler. Multidisipliner yaklaşım, hastalara en uygun ve etkin tedavi planını sunar.
Yaşam Süresi ve Prognoz Tablosu
Pankreas kanseri, prognozu en kötü kanser türlerinden biridir. Tüm evreler bir arada değerlendirildiğinde 5 yıllık sağkalım oranı yaklaşık %10’dur. Son yıllarda yeni tedavilerle bu oran bazı kaynaklarda %13’e çıkmıştır. Ortalama yaşam süresi ise tanıdan sonra 10-12 ay civarındadır. Bu düşük rakamların nedeni, pankreas kanserinin genellikle geç evrede teşhis edilmesi ve hızlı ilerlemesidir.
Yaşam süresi, hastalığın evresine göre önemli farklılıklar gösterir. Erken evrede teşhis edilip tümörü cerrahiyle çıkarılabilen hastalarda sağkalım belirgin şekilde artarken, ileri evre veya metastatik olgularda beklenti ne yazık ki daha düşüktür.
Aşağıdaki tabloda pankreas kanseri evrelerine göre yaklaşık sağkalım oranları özetlenmektedir.
Pankreas Kanseri Evresi | 5 Yıllık Yaşam Oranı |
Evre I (Lokalize) – Tümör sadece pankreasla sınırlıdır, lenf düğümleri veya uzak organlara yayılım yoktur. | %40 civarı – Erken teşhis edilip tümörü cerrahiyle çıkarılan hastalarda yaşam süresi belirgin şekilde artar. |
Evre II-III (Bölgesel Yayılım) – Kanser pankreas çevresindeki dokulara veya bölgesel lenf düğümlerine ilerlemiştir. | %15 civarı – Uzak metastaz olmadığı durumlarda, yoğun tedavi ile bazı hastalar 5 yıl yaşayabilir. |
Evre IV (Metastatik) – Kanser karaciğer, akciğer gibi uzak organlara yayılmıştır. | %3 civarı – İleri evrede sağkalım oranı çok düşüktür, ortalama yaşam süresi genellikle birkaç ay ile sınırlıdır. |
Pankreas kanserinde sağkalım oranları istatistiklere dayalı tahminlerdir ve her hastanın durumu farklılık gösterebilir. Erken evrede teşhis edilip cerrahi ve kemoterapi gibi multidisipliner yöntemlerle tedavi edilen hastalarda, bazı merkezlerde %30-40’a varan 5 yıllık yaşam oranları bildirilmiştir.
Buna karşın ileri evre pankreas kanserinde prognoz zayıftır; yeni tedaviler yaşam süresini uzatsa da oranlar hâlâ düşüktür.
Prognozu etkileyen başlıca faktörler arasında tanı sırasındaki evre, tümörün biyolojik yapısı, hastanın genel sağlık durumu, uygulanan tedavilere yanıt ve CA 19-9 gibi tümör belirteçlerinin düzeyi yer alır. Özellikle CA 19-9 seviyesi yüksek olan hastalarda hastalık daha agresif seyredebilir.
Pankreas Kanseri Hastaları İçin Öneriler
Pankreas kanseri tedavisi kadar destekleyici bakım ve yaşam tarzı değişiklikleri de büyük önem taşır. Hastaların tedaviye uyumunu artırmak ve yaşam kalitesini korumak için dikkat edilmesi gereken başlıca noktalar şunlardır:
Beslenme ve Enzim Desteği: Pankreas kanserinde kilo kaybı ve sindirim sorunları sık görülür. Hastaların küçük ve sık öğünler tüketmesi, yağlı yiyeceklerden kaçınması önerilir. Sindirim yetersizliği varsa pankreatik enzim desteği ve vitamin takviyesi fayda sağlar.
Ağrı ve Semptom Kontrolü: Hastalığın ilerleyen evrelerinde ağrı ve bulantı sık görülür. Doktorun önerdiği ağrı kesiciler, sinir blokajları veya stent gibi girişimler yaşam konforunu artırır. Palyatif bakım ekibi de semptom yönetiminde destek olur.
Diyabet ve Metabolik Destek: Pankreas kanseri insülin üretimini etkileyebilir ve diyabete yol açabilir. Kan şekeri takibi, diyet düzenlemeleri ve gerekirse insülin tedavisi önemlidir.
Psikolojik Destek: Tanı sonrası stres ve kaygı yaygındır. Psikolojik destek almak, hasta gruplarına katılmak ve aile desteği bu süreçte moral sağlar. Güçlü bir psikoloji tedaviye olumlu yansır.
Fiziksel Aktivite ve Bakım: Hastaların hafif yürüyüşler ve basit egzersizlerle aktif kalması önerilir. Düzenli uyku, ağız bakımı ve hijyen de tedavi sürecini kolaylaştırır.
Tedaviye Uyum ve Doktor İletişimi: Hastaların ilaçlarını düzenli kullanması, seanslarını aksatmaması ve yeni semptomları doktoruna bildirmesi gerekir. Bitkisel ürünler mutlaka doktora danışılmalıdır.
Düzenli Kontroller: Tedavi sonrası nüks riski nedeniyle düzenli takip şarttır. Kan testleri ve görüntüleme ile olası tekrarlar erken fark edilebilir.
Pankreas kanseri ile mücadelede tıbbi tedaviye ek olarak beslenme, semptom yönetimi, psikolojik destek ve düzenli takip yaşam kalitesini yükseltir. Hastaların bilinçli adımları, tedavinin başarısına doğrudan katkı sağlar.
Sonuç
Pankreas kanseri genellikle sinsi ilerleyen ve geç belirti veren bir hastalıktır. Bu nedenle çoğu hasta tanı aldığında kanser ileri evrededir ve tedavi şansı sınırlıdır. Ancak erken evrede yakalanan vakalarda cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi ile uzun süreli sağkalım elde edilebilir.
Pankreas kanserinde toplum geneline yönelik bir tarama testi bulunmamaktadır. Bu yüzden özellikle risk faktörü taşıyan kişilerin (aile öyküsü olanlar, kronik pankreatit hastaları, ileri yaşta yeni gelişen diyabeti olanlar) düzenli kontrol yaptırmaları çok önemlidir. Sarılık, açıklanamayan kilo kaybı, karın ve sırt ağrısı gibi belirtilerde vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.
Erken teşhis sayesinde tümör cerrahiyle çıkarılabilir, ardından uygulanan tedavilerle hastalığın tekrarlama riski azaltılabilir. Son yıllarda cerrahi teknikler, yeni kemoterapi protokolleri ve immünoterapi araştırmalarıyla pankreas kanseri tedavisinde umut verici ilerlemeler sağlanmaktadır.
Kısacası, pankreas kanserinde erken tanı hayat kurtarır. Düzenli doktor kontrolleri ve belirtilere karşı dikkatli olmak, tedavi şansını artıran en önemli faktördür.

Yorumlar